Daha önce Uykusuz Anne'nin bloğunda yazdığım bu yazıyı burada da yayınlamak istedim.
İkiz anneliği başka bir yaşam
şekli geliştirmektir. İkizlere özel yeterli kaynak da pek yoktur, bu nedenle
kendi yöntemlerinizi geliştirirsiniz. İşte, bu nedenle, baş edemeyeceğini
düşünen ikiz anne adayları için hamilelik ve ilk 6 aylık dönemde öğrendiklerimipaylaşmak
istedim.
İşte bu benim hikayem…
Çoğul gebelik olduğunu öğrendiğim
anda hiç de öyle sevinçten havalara uçup “Yaşasın çifte mutluluk yaşayacağız!”
diye düşünmedim; aksine gayet üzüldüm. İnanıyorum ki ikiz annesi olup bu
duyguyu yaşayan pek çok insan vardır. Aklımdan hep olumsuzluklar geçti. Hamilelik
sürecimi sağlıksız geçireceğimi, çok kilo alacağımı, tekrar eski fiziğime
dönemeyeceğimi, bebeklerimin vaktinden önce doğacağını, uzun süre kuvözde
kalacaklarını, ikisine birden sütümün asla yetmeyeceğini, kendi hayatımın artık
bittiğini, ikisine birden yetemeyeceğimi, baş edemeyeceğimi, çok sinirli
olacağımı düşünüyordum.
Ama, bakın, nelerle karşılaştım,
neler öğrendim?:
Öğrendim kievet her gebelik
riskli ve zordur ama çoğul gebelik daha risklidir, daha zordur (en basit örnekle mide bulantısına neden olan
hormon daha fazla olduğundan mide bulantısını çok daha fazla yaşarsınız) ama
her sıkıntının altından sağlıkla çıkabilirsiniz. Çok zor günler geçirdik, hatta
onları kaybettiğimi düşündüğüm günlerim de oldu. Fakat çocuklarım hep benimle
kaldı; hayata tutunmaya ve içerdeki sıkışık alanda birbirleri ile mücadeleye
devam ettiler :)
Öğrendim ki ikiz gebelikte çok
kilo almamak da başarılabiliyormuş. Sadece 10.5 kilo (gebelik öncesi 52 kilo
idim) alarak tamamladım hamileliğimi. İkiz bebekler için sağlıklı kilo alımı
haftada 500 gr.’dır. Her hafta aynı gün, aynı şekilde tartıldım ve bu sınırı
hep korudum. Sağlıklı beslendim. Nasılsa hamileyim diye ipin ucunu hiç
bırakmadım. Hamile olduğumu hiç unutmadan ama hayatımdan kısmadan geçirdim bu
dönemi. 16. haftadan 35. haftaya kadar haftada 2 gün pilates yaptım. Her gün en
az 30-45 dk yürüdüm. 35. haftayı tamamlayana kadar çalışmaya devam ettim.
Öğrendim ki bırakın eski halime
dönmeyi hatta daha zayıf bile olabilirmişim. Meğerse emzirerek ne çok kalori
harcanıyormuş.
Öğrendim ki ikizler illa ki vaktinden
önce doğmazlarmış. İkiz anneliği hep erken doğum için tetikte beklemektir. Bu
duruma karşı hazırlıklıydım ama her zaman vaktinde doğacaklarına inandım. Tek
bebekler için hangi hafta ne normal ise ikizler için iki hafta öncesi normal
kabul edilir. Örneğin tek bebekler için 40. haftada doğum normalken ikiz
bebeklerde 38. hafta normaldir. 38 haftayı sağlıkla tamamlayıp dünyaya geldiler
.
Öğrendim ki ikizler illa ki uzun
süreler kuvözde kalmayabilirmiş. Bir tanesi 2.500 gr altında doğduğundan
kontrol amaçlı iki gece, diğeri ise solunum sıkıntısı nedeni ile iki saat kuvözde
kaldı. Hastaneden üç gece sonra hep beraber taburcu olduk.
Öğrendim ki iki bebeğe birden
sütüm yetebilirmiş. Hastane (bebek dostu hastane olmasına rağmen formül mama
verdi maalesef bebeklerime)ve doktorlar genelde sütün yetmeyeceğini söylerler, aldırmadım.
Bir annenin 2,5 bebeğe yetecek kadar sütü olabileceğini araştırıp öğrenmiştim. Sütü
arttırmak için çok mücadele ettim elbette, hastaneden çıktığım andan itibaren
bebeklerime hiç mama vermeden sadece anne sütü ile besledim, gayet sağlıklı
gelişimlerine devam ettiler. Şu an 17 aylıklar ve ben hala emzirmeye devam
ediyorum.
Öğrendim ki(evet, belki “Hayatım
bitti!” diyemem ama) bir süre bazı şeylere ara vermem gerekiyormuş. Bunu kabul
ettim. “Sosyal hayattan kopmadım.” diyebilmek için kendimi ve çocukları perişan
etmiyorum. Sosyalliğimi öğle yemeklerine sığdırmaya çalışıyorum JBebeklerim 3,5 aylık
olduğunda işe döndüm. Doğum izni ikiz anneleri için sadece 2 hafta daha fazla. Ben
işe karalar bağlamadan gayet neşeli döndüm. Geceleri sayamadığım kadar çok
kalkıyorum, çok yorgun oluyorum; evet, ama bir çay, kahve içmenin tadını
alıyorum, yemek yiyorum sakince, kafamı başka yönlere çevirebiliyorum, gündemi
takip edebiliyorum. Pijamaları çıkarıp şık giyinip, makyaj yapıp işe gitmek bana
çok iyi geldi.
Öğrendim ki ikisine birden aynı
anda yetişebilmek her zaman mümkün olmayacak, bunu da kabul ettim, ama elimden
gelenin en iyisini yapabilirim. İkisi birden acıktığında, aynı anda emzirdiğim
anlar oldu, hala oluyor. Mümkün olduğunca beslenme ve uyku düzenlerini aynı
anda ya da art arda yapıyorum. Düzenleri ne kadar senkronize olursa size nefes
almak, ortalığı toparlamak, yemeklerini yapmak ya da kendi ihtiyaçlarınız için
biraz da olsa vakit kalır.
Öğrendim ki deneyimledikçe baş
edebilirmişim bu durumla. Hastane dönüşü evde ilk günler karmaşa içinde geçti. İlk
6 hafta her şeyi not ettik. Hangisi, ne zaman, kaç dakika emdi, ne zaman bezini
aldık, ne zaman uyuyup uyandı. Bu karmaşayı daha düzenli atlatmayı denedik bu
şekilde ve işe de yaradı.
Öğrendim ki doğa anneliğe,
yorgunluğa hazırlıyormuş bedenimi. Kendimden hiç beklemediğim kadar sabırlıymışım.
Canım yana yana sürekli emzirebilirmişim, geceleri sayısını unuttuğum kadar
kalkabilirmişim.
Geçirdiğim 17 ay sonunda, şimdi
düşünüyorum da ya birinden biri olmasaydı. İşte o zaman evimiz hiç bu kadar curcuna
içinde olmayacaktı, hayat daha rahat olacaktı belki; ama bu kadar neşe içinde
de olmayacaktı. Birbirlerinin yokluğunu hemen fark eden, hem birbirlerini
tartaklayıp ağlatan hemen arkasından sarılan, gülen; koşturan, birbirini taklit
eden, aynı anda dünyaya gelmiş, aynı
şekilde beslenen, aynı şekilde davranılan ama farklı iki bireyin büyümesine
tanıklık etmek müthiş bir deneyimmiş.